26 Aralık 2011 Pazartesi

Kadın

Kadın, Bayan, Kız, Karı, Avrat, Hatun...

            Bu kelimelerin sizdeki karşılığı nedir? Sex. Şiddet. Aşk. Evlilik. Arkadaş. Kadın dışındaki bütün kelimeler bir aşağılama sıfatıdır. Söz gelimi BAYAN.  Bayan kelimesi kadınlara kadınlara yönelik kullandığımız bir sesleniş biçimidir. "Bağğğğyaaan bakar mısınız, Baaayan şöyle, Baayan böyle." Bu kelime "Bay" fiilinden türer. "-an" eki ise sıfat-fiil ekidir. Bu durumda BAYAN kelimesi baymış olan, baymakta olan insan anlamına gelir. Kullanmayı verin azizim. Kadınlar bayan varlıklar mı?  En azından böyle düşünüyorsanız sağ üst köşede kırmızı X butonu var.  ( En azından bunu istemeye hakkım var ama değil mi?)
              
              İnsanlığın yaratılıştan beri varoluş problem(ler)i yaşaması herkes tarafından bilinen bir durum. Ama günümüzde bu kadınlar için en basit anlamıyla hayatta kalma mücadelesi anlamına geliyor. T.C'de her gün bir kadın öldürülüyor. Yapılan istatistiklere göre T.C'de sadece iki hafta boyunca bir kadın ölümü yaşanmamış. En yüksek ölüm oranı ise bir günde 5 kadının öldürülmesi. Bu sadece resmi rakamlar. Halen doğan kız çocuğunu diri diri gömülmeleri gerçeğini göz arda edemeyiz. Peki bu kadar kadın ölürken,bizim bu ölümlere olan tepkimiz nedir? Bir tepkiniz yok ise size bir etkisi de yoktur bu haberlerin. Eğer etkisi yok ise sizin şu anda hayvandan farkınız yok emin olun.  Ama etki eden bir şeye bir tepki vermemiz gerekmez mi? Elbette şunu demiyorum; filamalarınızı kapın ve meydanlara düşün. Bahsettiğim şey bu değil. Öncelikle kendi sorgulamamızı yapmamız gerekir diye düşünüyorum. Bu sorgulamada birey tatminkar bir sonuç bulamayacaktır fakat mutlaka  kendini kandırma yolunu seçecektir. 

                Üzerine düşündüğüm bir konu olan "Kadına Yönelik Şiddet" ile ilgili " Üniversiteli Kadınlar"la konuştum. Uzun uzadıya yaptığım sohbetlerin bir çoğunda sosyal medyadan öğrenilen ölümler mevcut. Bu konuşmalar arasında beni en çok şaşırtan bilinçli olan bu kadınların bu konu hakkında ben bir konuşma açmayana kadar bu konuyla hiç mi hiç ilgilenmemiş olmaları.
              Kadınlar ölüyor bir bir  ve tek problem...
Yapılan sohbetlerde gayet güzel sonuçlar çıkıyor fakat bir kaç dakika sonra hadi sosyal ağlarımıza geri dönelim ile sonuçlanıyor. Peki bu durum daha ne kadar devam edecek. Bir kadın suratını hiç ekşitmeden "bayanlar şeytan gibidir." cümlesini kullanmaya daha ne kadar devam edecek? Günümüz T.C'sinde bunu sorgulamak son zamanlarda gayet popüler oldu. Bunun üzerinden gazetelerin manşetinden haberi olmayan bilinçli kadınlar bile var. Hani üniversiteler özgürlük bakımından önemli mecralardı, bu bireylerle mi özgürlük olacak, hadisene canım... Tepki koymak zorunda mıyım diyebilirsiniz. EVET zorundasın arkadaşım. İnsanların ölümünü üç saniyede hazmetmemelisin. Kendini bu kadar hızlı teslim etmemelisin.  Bunu kabul etmemelisin. İç hesaplaşmanı yapmalısın. Haberleri izleyince, gazete okuyunca içim kararıyor ondan dolayı okumuyor ve izlemiyorum deme lüksüne sahip değilsin. Elimizdeki her şeyi o kadar hızlı tüketiyoruz ki geçmişe saldırmaya başlıyoruz. Geçmiş ne de olsa tüketilmesi en zor olan olgulardan biri. Geçmişi tüketirken unuttuğumuz bir ayrıntı var gelecek için ne planlıyoruz?

             Bana göre ; günümüz T.C.'sinde kadının hayat içerisindeki yerini sen-ben belli edeceğiz. 800 km. ötemizdeki onlarca insan ölüdürülürken tepkisiz kalabiliyoruz. Ama 400 m. önümüzde bir kadına tekme tokat girişen bir hayvanın bize yapacaklarından korktuğumuz için tepkisiz kalıyoruz. Çok acizleştik iki satır yazı yazamayacak kadar, "kadın" diyemeyecek kadar bile aciziz artık. " Hepimiz tanrı kaldık kimse mutluyum demesin." Oysa bilinsin ki dünyada üretilen her şey kadın estetiği dikkate alınarak üretilmiştir. Ama biz bunun farkında bile değilken küçük hamleleri bile ütopikleştirebiliyoruz. 
               
            Kadına yönelik şiddete dur demek bizim elimizde bu şiddete karşı tepkisiz kalmamalıyız. İnsan olmak adına bunu kendimize bir ödev bilmeliyiz. Yoksa birer hayvan olmaktan başka seçeneğimiz kalmayacak.

                                                                                                               Patlak Ampül
            

  Dip not: Dünya üzerinde yapılmış en güzel şeyler kadınlar için yapılmıştır.
 




                                         

20 Aralık 2011 Salı

Gösteri Peygamberi

              Branson, Fertility, Adam...
Hasta bir temizlikçi. Geleceği gören bir kadın. Esir bir topluma özgürlüğü anlatmaktan ve sonuç alamamaktan yorulmuş duygusal bir katil.


             Funda Uncu Irklı çevirisiyle ve Sevinç Altan'ın muhteşem İllüstrasyonuyla eşsiz bir "Palahniuk" kitabı.


             Gösteri peygamberi sayfa numaralarının tersten gitmesiyle bile farklı bir yapıt olduğunu kanıtlayabilir size. Branson'un ev sahiplerinin açtığı telefonlardan rahatsız olmuyorsanız, siz tam anlamıyla ( eksik yok fazla var) manyaksınız. Kitap şu anda 7. baskısıyla raflarda. Kitabın arka kapağında "Fight Club" kadar etkileyici bir roman olduğundan bahsediliyor. Bu kitabın "Yeraltı edebiyatı" ürünü olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
              Bu kitapla birlikte "Palahnuik"'in dört kitabını okumuş oldum. ( öncekiler; Dövüş kulübü, Günce, Ölüm Pornosu). Aralık ayının başında İzmir'de Yakın Kitabevi'nde yaptığım bir sohbette kitabevinde çalışan emekçinin Ayrıntı Yayınları'nın kitaplarını ( Yeraltı Edebiyatı) daha önce "Polisiye" olarak bastığını fakat yeterli ilgiyi ( yeterli satışı) yakalayamadığı için bu kitapları Yeraltı Edebiyatı olarak piyasa sürdüğünü anlatmıştı. Bununla birlikte "ilginin" ivme kazandığından bahsetmişti. Emekçinin bahsettiği şeyler beni bir an olsun şaşırttı beni hatta bir an tansiyonum düşmüş gibi hissetsem de inanmak istemedim. O ara şunu düşünüyordum: Biz insanların güvenebileceği bir "şeyler" olmalı. Elimdeki kitap gittigidiyor.com'dan alınmış teknolojik bir zımbırtı değildi ne de olsa. Bilhassa Ayrıntı Yayınları'nı yakından takip ediyor onlara karşı açılmış dava konusunda çok hassas davranıyordum. (bknz: Ölüm Pornosu davası) Davanın Ocak ayına ertelendiğini yayınevinde telefona cevap veren bir kadından öğrendiğimde biraz olsun sevinebilmiştim. Ben Ayrıntı Yayınları'na ve 6;45 yayıncılığa tamamen inanmak istiyorum. Belki  Can-İthaki- İletişim- İş Bankası- YKY vb. yayın evlerinin bana sadece ticari yayın evleri olarak görünmelerinden dolayı onlara karşı oluşan bir his bu. Bunu birazda Ankara'daki Dost Kitabevi'nin durumuna benzetiyorum. Dost bana göre tam bir süpermarket. Her zaman çok kalabalık, kasalarda bir kaç insanı geçmese de kuyruk var. Fakat İmge sessiz ve kuytuda kalmış gibi görünüyor.( Konur sokak şubesi ne kadar kuytuysa artık). Kitabın bir tüketim unsuru olarak görenlere karşıyım ve bunu böyle görenlere kıçım girsin. 


                 Palahniuk'i Gösteri Peygamberi'ni yazmaya iten ne olabilir diye düşünüyorum. Fakat bir cevaptan çok aradığım şey süreç. Dövüş Kulübü bir rahatsızlık ( rahatsız edici) romanıydı, aynı şekilde Günce ve Ölüm Pornosu'da. Genel olarak edebi ağdalıktan uzak eli yüzü yapış yapış olmayan kitapları daha çok seviyorum. Palahniuk ve Yeraltı edebiyatı'nın samimiyetine güveniyorum. Bu samimiyetinde bir rastlantının sonucu olmadığına da eminim.


             Adam'ın özgürlüğe biçtiği diyet açıkça ortada ve Branson'un bu diyetten sızması bir tesadüf değildi bana göre. Amerikan yaşam tarzına ve inanılmaz boyutlara ulaşan tüketime müthiş giydirmeler oldukça göze batıyor bu romanda. Akıcılıktan bahsedersek kısaca "Klasik bir Palahniuk tarzı" demem yeterli olabilir. Elinize aldıktan 8-10 saat sonra bırakacaksanız bu kitaba başlayın diye öneride bulunabilirim. Bir Yeraltı edebiyatı okuyucusuysanız bu kitabı kaçırmayın. Kitap 22 TL umumi kitapçılardan çalabilirsiniz.


Gösteri Peygamberi üzerinden bir takım saçmalamalar.
                                                          Patlak Ampül.
                                             
         

Bir Yeraltı Hengamesi.

          Okuyoruz ve yazıyoruz ama çoğunlukla düşünüyor buluyoruz kendimizi. Edebiyat hakkında, sinema hakkında, tiyatro hakkında. Hakkını vermediğimiz hiçbir şeyi düşünmediğimizi düşünüyorum. Yani ne bileyim bir amerikan futbol maçının sonucu ne olur diye düşünmüyoruz. Gazete okumayı seviyoruz. Bizim en sevdiğimiz kelime "mütevvelit" veya "mütebellit" yani tam olarak nasıl yazıldığı umurumuzda değil.